Dönüşüme ilk adım: Merhaba!
Merhaba! Hepimiz iyi kötü bir hayat yaşıyoruz ama nasıl? Hayatımız nasıl geçiyor? Her güne mutlu mu uyanıyoruz yoksa mutsuz mu? Hayatı nasıl daha anlamlı hale getirebiliriz? Kendimizin en iyi versiyonuna ulaşmak için neler yapabiliriz? Duygularımız, düşüncelerimiz bizi tüketecek noktaya geldiğinde ne yapmalıyız? Bunları yazıyorum ama ben bunların cevaplarını biliyor muyum? Hayır. Ama artık hayatımı beni tüketen insanlar ve olaylar yüzünden boşa geçiyormuş gibi hissetmekten vazgeçmeye karar verdim. Artık ipleri kendi elime almaya karar verdim. Başkalarının zincirlerinden, sözlerinden kurtulmaya... Yaşananları değiştirmek bazen bizim elimizde olmayabilir. Fakat olaylara bakış açımızı değiştirmek bizim elimizde. Bu nedenle bu blogu açtım ve bu dönüşümümü burada yazmak istiyorum.
Kendinin en iyi halini yarat. Kişisel gelişim kitapları genelde bunu söylüyor. Evet ama nasıl? Bu sefer bir şekilde başarmaya kararlıyım. Endişe, stres ve kaygı problemlerim var. Nasıl oluyor da bazıları hayatı güven, neşe, rahatlık içinde yaşarken diğerleri her gün bilinmezliklerle stresle boğuşuyor? Belki onlar da stres yaşıyor ama bununla başa çıkabiliyor. Peki ya çıkamayanlarımız? O zaman biz ölelim yani, öyle mi? Hayır. ASLA!
Demek ki burada en önemlisi strese nasıl tepki verdiğin...
Bu alanda çok kitap okudum ve düşüncelerin artık yalnızca beyinde kalmadığını biliyorum. Duygulara verilen tepkiler, fibromiyalji gibi psikosomatik hastalıkların ortaya çıkmasına da sebep oluyor. Mesela baş ağrısı, mide bulantısı, kol ağrısı, bacak ağrısı, eklem ağrıları, uyuşmalar... her şey... İnanması güç ama, duygular fiziksel olarak bedenimizde ağrılara ve hislere yol açabiliyor. Sebebi önemli değil. Yani kimimiz aldatıldığımız için bu duygularla boğuşurken kimimiz geçmişte yaşadığı bir olay yüzünden yaşıyor olabilir. Öfkelerimiz hayal kırıklıklarımız bizi etkilemeye devam eder. Bu konuda çalışan nörolog Dr. Candace Pert, boğucu duygulardan dolayı bastırdığımız duygularımıızn bedenin belirli bölgelerinde depolandığını yazmış. Yani duygularımız çok önemli. Her gün bu boğucu duygularla yaşamanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyor musunuz? Ben etmiyorum, ben her gün onlarla yaşıyorum. Yaşamaya çalışıyorum. Ama aslında yaşayamıyorum. Yeterince param olsa terapiye giderdim. Ya da belki de gitmezdim, çekinirdim. Bir şeyleri itiraf edebilmek çok kolay değil bence. Kendi kendime yoga egzersiz filan yapmayı deneyim ama bir çözüme ulaşamadım. İşte o yüzden bu blogu açmaya karar verdim. Belki kendime ve benim gibi olanlara ufak bir yardımım dokunabilir diye...
Pert demiş ki "Hepimiz hayatımız boyunca çeşitli zor zamanlar yaşıyoruz. Ve asla yalnız değiliz. Olumlu duygular kadar olumsuz duygular da hayatın bir parçası. İlk olarak ağlamaya başlayın. Hayatınıza ağlamayı dahil edebilirseniz duyguların içe değil, dışa aktığını göreceksiniz. Ağlamak fiziksel bir yayılımdır ve sizi duygu boşalımı yaparak sağlınızdan olmaktan korur."
Peki ben kimim? Her gün günlük yazan, onlarca kez blog açıp şifresini unutunca kapatan o kız benim. Bu arada yaşım 23 ve okulumu bitirmek üzereyim, belki bunlarla ilgili daha sonra konuşuruz. :) Az kalsın unutuyordum, blogunu yıllardan beri takip ettiğim, hiç tanışmasak da ne zaman bir soru sorsam bana yol göstermeye çalışan Kafa Dergi blogunun yazarı Mert'e buradan kocaman teşekkür etmek istiyorum. Bu blogu açarken ondan çok örnek aldım. Kısacası bu macerayı takip etmek isterseniz takipte kalın. Blogumla ilgili açtığım bir instagram hesabım da var. Bir sonraki yazıya kadar kendinize çok iyi bakın!

Blog açarak en iyisini yapmışsın. Yazmak iyi geliyor İnsan'a...
ReplyDeleteBaşarılar
Yeni bloğunda başarılar dilerim, sakın yazmayı bırakma, motivasyonun daim olsun. Başarılar.
ReplyDelete